HİSDER (Hikmet İlim ve Sanat Derneği) in Meram Uluslararası Gençlik Akademisinde 14 Ekim 2019 tarihinde düzenlediği Pazartesi toplantılarında Yazar Yılmaz ALTUNSOY tarafından “Sabetaycılık ve Sabetaycılığın Türk Toplumundaki Etkileri” hakkında dernek üyelerine bilgi verdi.

Yılmaz ALTUNSOY konuşmasının başında, Yahudiliğin bir kolu olan Sabetaycılığın çok netametli bir konu olduğunu, Yahudilerin MÖ 1250’li yıllarda Kenan Diyarı olarak bilinen Filistin’e geldiklerini, ilk Yahudi devletini Hazret-i Davut’un oğlu Süleyman Aleyhisselam tarafından kurulduğunu belirtti.

Yahudiler, Kenan Diyarı’na geldiklerinde bölgede Filistiler (Filistinliler) vardı. Süleyman Aleyhisselam tarafından MÖ 1000 yılında kurulan devlet sonra İsrail ve Yahuda olarak ikiye ayrılıyor. İsrail devleti MÖ725’te Yahuda devleti ise MÖ 580’li yıllarda Babiller tarafından yıkılıyor. Mezopotamya bölgesine sürgün giden Yahudilerin 50 yıllık bir esaret dönemi başlıyor. İbrani ırkından olan Yahudiler, göçebe hayatı yaşıyorlar. Perslerin (İranlılar) Babil’i yıkmasından sonra Yahudiler Filistin’e dönüyorlar. Roma Kralı Titus’un MS 68 yılında Yahudi devletini yıkmasından sonra vatansız kalan Yahudiler dünyanın her tarafına dağılıyorlar. Yahudilerin İspanya tarafına gidenlerine “Sefaret Yahudileri” deniliyor. Doğu Avrupa tarafına gidenlerine de“Aşkenaz Yahudileri” deniliyor. Böylece Yahudiler İbrani ırklarını ve İbranice dillerini de koruyamayarak ikiye ayrılıyorlar. Melez bir dil kullanmaya başlıyorlar. Teodor Herzl modern Siyonizm’in kurucusu olarak Yahudileri bir araya getiriyor.

Yahudilerin tarih boyunca en hür, inançlarını rahatça yaşayabildikleri, hiçbir baskıya ve genositeye tabi olmadan yaşadıkları tek coğrafya Osmanlı coğrafyasıdır. Osmanlı İmparatorluğu 2. Bayezid döneminde 1492’de Sefaret Yahudilerine kapılarını açarak Selanik’te iskâna tabi tutuyor. Sonradan Yahudiler İzmir, Edirne, Bursa ve Edirne’ye yerleştiriliyor. Yahudiler devlet kademelerine alınmadıkları için ticaretle uğraşıyorlar. Yahudilerin en büyük hususiyeti dişe giren bir virüs gibi bulundukları cemiyeti ve toplum hayatını çürütüyorlar. Köylerde yaşayamadıkları için şehirlerde ticaret ve ilimle iştigal ediyorlar. Büyükşehirlerde yaşayan Yahudiler dünyada ticaretin erbabı olup fen ilimlerinde de söz sahibi olurlar. Sebataycılığın kurucusu olan ve 1626’da İzmir’de dünyaya gelen Yahudi Sabetay Sevi, doğuştan ilmi yeteneği olan bir kişidir.

Mehmet Şevki Eygi’ye göre son 350 yılın en önemli 10 adamından birisi Sabetay Sevi’dir. Sabetay Sevi 15 yaşında ilim tahsil ederek “Hahamlık” unvanını alır. 22 yaşındayken Selanik ve Mısır’a gider. İlk iki evliliği başarısız olunca Hollandalı Yahudi olan Sarah, Sabetay Sevi’nin yanına Mısır’a gider. Sevi üçüncü evliliğini Sarah ile yapar. Fahişe olan  Sarah kendisinin beklenen Mesih olduğuna Sabetay Sevi’ye inandırır.. Sabetay Sevi 40 yaşına geldiğinde 1666’da büyük bir mesihlik ve mehdilik beklentisi içerisine giren dünya Yahudilerine Büyük İsrail Krallığı’nı kurma vaadiyle Mesihliğini ilan eder. Gazzeli Natan,Talmut’taki beklenen Mesih alametlerinin Sabetay Sevi’de ortaya çıktığını açıklar.

Yahudiler Sabetay Sevi’yi İzmir kadısına şikâyet etmesi üzerine kendisi İstanbul’a gönderilip Köprülü Fazıl Ahmet Paşa tarafından sorgulanarak Çanakkale’ye sürgüne gönderilir. Yahudiler akın akın Çanakkale’ye gelince Sabetay Sevi Edirne’ye gönderilir. Müslümanlar içinde de ona tabi olanlar çıkar.Osmanlı bu gelişmeleri yakından takip eder. Sabetay Sevi, uzun oruçlar tutarak kendisine mistik hava verir. Sabetay Sevi’nin  “sahte mesih” olduğu anlaşılması üzerine idama mahkûm edilince herşeyden vazgeçerek Müslüman olur. Kendisine “Mehmet Aziz” ismi verilir. Kapıcıbaşı göreviyle aylık 1500 kuruş maaşla vaaz vermeye başlar. Müslüman olduktan sonra Arnavutluk’ta Ayşe isimli kadınla evlenir. Sabetay Sevi’nin ölümünden sonra eşinin kardeşi Yakup Keride’ye ruhunun geçtiği belirtilmeye başlanır..Yakup Keride’ hacda ölür. Sabetay Sevi’nin bedeninde devam ettiğine inanan “Yakubiler” ortaya çıkar. Yakup Keride’ye 200 aile bağlanır.

Sebatay Sevi’nin, Müslümanlığının gerçek olmadığı anlaşılınca Osmanlı Devleti tarafından Ürdün’e sürgüne gönderilir. 1676’da ölümünden sonra Sebataycılar; Karakaşiler, Kapaniler ve Yakubiler olarak üç guruba ayrılır. Osmanlı ile Türkiye’de yakın tarihe kadar Türk toplumunu etkileyen ve sayıları 100 bini geçmeyen Sabetaycılığın ticarette etkili olan kolu Karakaşiler ile siyaset, bürokrasi, medya ve sinemada etkili olan Kapaniler kolu vardır. Cevdet Paşa’nın Selanik valiliği sırasında başı kazınmış kişilere yasak getirilince Sabetaisler içine kapanır. Kendilerini gizleyen Sabetaisler; Melamilik, Bektaşilik ve Mevleviliğe sızarlar. 2. Meşrutiyet’in alt zeminin oluştururlar.1870 yılında Selanik’te tamir için gönderilen ceketin astarından mezamir ve Yahudi simgelerin çıkmasıyla Sabetaistler deşifre olur. Bunların dinlerinden vazgeçmedikleri anlaşılır.

Lozan’dan sonra bir İngiliz projesiyle Türk adı taşıyan 20 bin Sabetaist Anadolu’ya getirilerek ülke yeniden dizayn  edilir. Sabetaizm bir üst akıl projesidir. Yalçın Küçük kişilerin soy isimlerinden yola çıkarak tespitlerde bulunuyor. Cumhuriyet döneminde basın hayatı, film sektörü Sabetaistlerin eline geçiyor. Irkçılığın fikir babası Sabetaistlerdir. 1930’dan sonra Ayasofya ibadete kapatılır. Arapça ezan yasağı başlar. Sabetaist Ahmet Emin Yalman dine açıkça saldırır. Güzellik yarışmaları yapılarak toplum düzenlenir.

Dönmelerin Türkiye’deki sayıları 100 bin civarında bulunuyor. Sabetaistler 15 Temmuz 2016’dan itibaren sahneye tekrar çıkarak derin devlete sahip çıkmaya başladıkları görülüyor. Bizi tarihimizden, şuurumuzdan, imanımızdan, medeniyetimizden uzaklaştıracak ne kadar meşgale varsa tamamının altında Sabetaistlerin imzasını görürüz. 

Yılmaz ALTUNSOY konuşmasının sonunda 15 Temmuz’dan itibaren Sabetaistlerin sahneye tekrar çıkarak derin devlete sahip çıkmaya başladıklarını,  Feriköy ve Bülbülderesi Mezarlıklarının onların tanınması açısından önemli olduğunu belirtti. Program akabinde Dernek Genel Sekreteri Mehmet ALTUNTAŞ, Emekli Eğitimci Mehmet YARALIOĞLU ve Emekli Mühendis Muammer YAVUZ’ tarafından Yılmaz ALTUNSOY’a hediye takdim edildi.



HİSDER | HİKMET İLİM ve SANAT DERNEĞİ

Aksinne Mahallesi Gülen Sokak No:4/B Meram /KONYA
Genel Sekreter Muzaffer TULUKÇU : 0 (506) 510 01 60
Sekreter Hasan ÖZÜCAN : 0 (536) 360 17 63