HİSDER (Hikmet İlim ve Sanat Derneği) in Meram Uluslararası Gençlik Akademisinde 18 Mart 2019 tarihinde düzenlediği Pazartesi toplantılarında Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Caner ARABACI “18 Mart Çanakkale” konusunda dernek üyelerine bilgi verdi.

Prof. Dr. Caner ARABACI konuşmasının başında Çanakkale Zaferi’nin üzerinden 104.yıl geçtiğini,  ilk anma programın 1916’da kutlandığını, 25 Nisan 1915 – 9 Ocak 1916 tarihleri arasındaki dönemde kara savaşlarının yapıldığını, şu anda biz bir ay süren deniz savaşlarını kutladığımızı belirtti.

Güneş Batmayan İmparatorluk olarak adlandırılan İngilizler rahatlıkla Boğaz’ı geçebileceklerini düşünmektedirler.İngilizler ,“Turan birliği gerçekleşebilir mi?” araştırması düzenler. Bu çalışmalar “Pantürkizm” adıyla yayınlandı. Dünya Türklerini birleştirecek gücün Anadolu Türklüğü olacağını, ancak yetişmiş insan gücünü kaybettiği için pantürkizmin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını ifade etmişlerdir.

Osmanlı, 70 bin rüştiye, 11 bin idadili ve binlerce darülfünun öğrencisini bu savaşta kaybetmiştir. İngiliz, Anzak ve Fransızlar Çanakkale’de 30-40 bin kişiyle 25 Nisan’da Şafak Ayini’ni papaz eşliğinde tören düzenlerler. Saldırdıkları günü anıyorlar. Bu mesajı bize veriyorlar. Farklı bir beslenmenin içinde bulunduklarını Yeni Zelanda’da yapılan iki cami saldırısında görebiliyoruz.

Nuri Yamut Paşa 1943’de İstanbul’da iki katlı evini satıp İngiliz, Anzak anıtına karşı ilk anıtı yapmıştır. Eskihisar’daki 42 metrelik kaide anıt değildir. 2019’da onun üzerinde 28 metrelik Mehmetçik Anıtı hâlâ dikilememiştir. Esas olan vatan duygusunu insanımızın kafasında diriltmektir. Gösterişe dayalı sanat anlayışı bize terstir. Çanakkale ruhunu gençliğimizde diriltme, bazı konuları sorgulama önemlidir. Öncelikle kahramanlarımızı anmalıyız.

Çanakkale kahramanları arasında Seddülbahir’e 60 askerle çıkartma yapan İngiliz düşmanlarına karşı 20 kişiden oluşan bir kuvvetle püskürterek 20 düşmanı öldüren Mustafa oğlu Mehmet Çavuş için gazetelerde, “Kahraman Mehmet Çavuş” haberlerinin yapıldığını söyleyen tarihçi-yazar Caner Arabacı, “25 Nisan’da Ertuğrul ve Karanlık Koylarına 3 bin askerle İngilizler saldırırlar. Ezineli Yahya Çavuş 64 arkadaşıyla düşmana karşı koyar. İki asker kalıncaya kadar mücadele ederler. Bu kahramanlıklarından dolayı Yahya Çavuş Anıtı dikilmiştir.
Çanakkale Kara Savaşlarında büyük yanlışlıklar vardır. Biz savunma durumundayız, düşman tüm gücüyle saldırmaktadır. Biz düşman karaya çıktığı zaman biçmemiz gerekirdi. Saldıranın yedi kat güce sahip olması gerekir. Deniz Savaşları’nın komutanı Cevat (Çobanlı) Paşa’dır. Kara savaşlarının komutanının ise bir Alman Yahudi’si olan Liman Von Sanders’tır. Almanlar kendi ordusunu ona teslim etmemiştir. Askerlerl hiç irtibatı yoktur, oldukça huzursuz bir insandır. Liman Von Sanders anılarını “Türkiye’de Beş Yıl” adıyla yayınlamıştır.1922’de Genelkurmay Başkanlığı tarafından Türkçeye çevrildi.

Osmanlı ordusunda 15 bin Alman subay bulunurken Alman ordusunda 2.Wilhelm’e danışmanlık yapan tek paşamız vardır. Sanders’in hatıratında, “Enver bana 3. Ordu komutanlığını teklif etti. Gitmedim. Niye? Ölüm vardı.” Bu göreve Hafız Hakkı Paşa gitmiş, tifüsten ölmüştür. 24 Mart 1915’te Enver Paşa’nın 5. Ordu teklifini Liman Von Sanders tereddütsüz kabul eder. Osmanlı savunma stratejsini tamamen değiştirir. Mehmetçiği 100 km ötedeki Saros Körfezi’ne gönderir. Alman Genelkurmay Başkanlığının planını uygular. Bu plana karşı çıkan Halit Sami Paşa üç sayfalık rapor düzenler. Sanders, Halit Sami Paşa’yı görevden alır. 

Saldırması beklenen düşmana; çıkartma yapacak, üstelik siperlere yerleşerek siper harbi yapacak imkânı tanır. Şerif Güralp Sanders’in düşman saldırısına tepki vermediğini askerin başında bulunmadığını belirtir. Düşman kum torbalarının üzerine tel örgü çekmiş, aralarına makineli tüfekleri yerleştirmiştir. Böyle bir sipere “ Süngü tak, saldır.” emri verilir. Askerimizin hepsi şehit olur, baştaki komutan ihaneti vardır. Güral pemrindeki 1600 askere “yat” emrini verir. Albay Ahmet Fevzi 8 Ağustos 1915’te Sanders’ın üç saldırı emrini dinlemez. 16 bin kişilik düşmana yorgun askerle saldırmanın yanlış olduğunu belirtir. Emri dinlemediği için paşa görevden alınır. Albay Ahmet Fevzi’nin yerine Mustafa Kemal getirilir. Mustafa Kemal Ahmet Fevzi’nin planını uygular. Görevden alınmasına rağmen Albay Ahmet Fevzi askerinin başındadır.

Tümen Komutanı Cafer Tayyar Paşa Alman komutana, “Liman, askerleri biçtiriyor, kendisiyle konuş.” diyor. Çanakkale’de ihanet planı uygulanmıştır. Almanlar üzerine saldıran İngiliz ve Fransız asker gücü Osmanlı üzerine kaydırılmıştır. Çanakkale Savaşı’nı biz yanlış savaş planıyla binlerce asker kaybıyla kazandık. Çanakkale komutanlık zaferi değil, Mehmetçik zaferidir. Kudüs’ü 9 Aralık 1917’de kaybettik. Bir ay içinde Nablus’tan hızlı bir şekilde çekildik, dört ülkeyi kaybettik. Yıldırım Orduları Komutanı Liman Von Sanders’tır. İsrail’in kuruluşunu sağlayan bir bağlantıyı düşünmemiz gerekir.

           Mehmetçik Çanakkale’de canını dişine takmıştır.1915 Temmuz ayında Harbiye Nezareti İslam dünyasından 30-38 âlimi getirir. Alaattin Gövsa bu grup içindedir. Namaz kılan Konyalı asker için şiir yazar. Kendi cenaze namazını kılan Mehmetçik vardır. Düşmanlarımız 150 civarında doktora çalışması yaparken biz aynı düzeyde çalışma yapamadık. İsimsiz kadın kahramanlarımız bulunuyor.Harp dergilerindeki anılarında bilgilere rastlıyoruz. Semiye Hanım, ayakları kopmuş gencimizle ilgili bilgi veriyor. Trende oğlunu arayan kadın “Dayın Şipra’da, baban Yemen’de, iki abin de Çanakkale’de şehit oldu. Ezan susacaksa kandil sönecekse sende şehit ol!” diyen ve tek oğlunu da cepheye gönderen Türk kadını gerçek kahramandır. 

Bu coğrafyada güçlü olmayan bu topraklarda tutunamaz. Atacağımız merminin hesabını yaparken Milli Savunma Sanayimiz ne durumdadır. Çanakkale Savaşı’nda milli savunmamız yeterli olmayınca çok askerimizi kaybettik. Askeri telef eden aydın kafası günümüzde hâlâ yaşıyor. Yeni bir anlayışa sahip olmalıyız. Şehadeti istemeyen mümin olamaz. Düşmandaki teknolojinin de bizde olması lâzım. İlim, sanat, düşünce, teknoloji harp vatan müdafaasıdır. Barış zamanları bu kafayla çalışılmazsa savaş zamanın da asker kaybımız büyük olur. Niçin sadece bin şehitle kazanabileceğimiz bir “savunma savaşını”, büyük miktarda kayıpla kazandığımızı sorgulamamız gerekir. Savunma harbinde, saldıranlar çok ölürken bizde niçin tersi olmuştur. Bölgeye yerleşen göçmenler savaşta kullanılan mermileri toplayarak geçimlerini sağlamışlardır.

Teknolojik yetersizlik, bazı erbaşların emrine yansımıştır: “Aman evladım, tek gâvura kurşun sıkma. İkisini, üçünü hizala öyle sık”İngiliz, dolu misali mermi harcar ve az can kaybederken, biz saldırıları; çok can, az mermi ile karşılamak durumunda kalırız. Çünkü onlar bilim ve teknolojik üstünlüklerini sağlamışlardır. Metrekareye 6 bin mermi düşürmüşlerdir. Güherçile Fabrika-yı Hümayunlarımızı önce kapatmıştık. Alman Krupp dökümü hantal, eski imal toplar elimizde idi. Çanakkale’de 13 mil menzilli toplara karşı 7 mile mermi atabilen toplarla karşılık verebildik.

İngilizlerin Avustralya’da kullanabilecekleri çok büyük bir genç nüfus vardır. Bunları Türklerin üzerine Çanakkale’ye sevk edebilmek için günümüzde de sahnelenen oyunlara benzer oyunlar oynuyorlar. Müslüman kıyafeti giymiş iki kişi, yılbaşı trendeki insanların üzerine rastgele ateş açıyor. Oraya ay yıldızlı bir de bayrak dikiliyor. Tam bir mizansen.  Ardından resmi makamlardan; “Trende onlarca insanı öldüren iki Müslüman ölü ele geçirildi.” açıklaması yapılıyor. Zihinler ister istemez, Türk, İslâm karşıtlığına odaklanıyor. Şöyle bir durum oluşuyor: İnsanlar önceden askere gitmek istemezken, bu nefret mizanseninden sonra askerlik şubelerine İngiliz ordusuna katılma talebiyle akın ediyorlar. Osmanlı’ya nefret, İslâm düşmanlığı bilinçli bir şekilde azdırılmış oluyor. Bu oyunun benzerlerini Müslüman toplumlar üzerinde uyguluyorlar. Hint Müslümanları üzerinde; Afrika’da, işgal altındaki Tunus, Cezayir gibi ülkeler üzerinde yapıyorlar. “Siz Müslümansınız, sizin halifeniz Almanların elinde. Biz, sizin halifenizi kurtaracağız. Gelin yardım edin.” diyorlar. 

İngiliz Generali Oglander’in bir tespiti var: “Çekildik, Çanakkale’yi geçemedik ama Türk milletinin genç neslini, eğitimli neslini, çiçeğini yok ettik. Dolayısıyla geleceğini yok ettik. Bellerini zor doğrulturlar.” .
İngilizlerin safında 700 kişilik bir Siyon Katır Birliği vardır. Bu Siyon Katır Birliği, Yahudiler içinde özel bir konuma sâhiptir. İsrail ordusunun ilk çekirdeği durumundadır. Hâlbuki geçmişe bakıp şöyle bir soru akla gelebilir: Türk Milleti, Yahudilere iyiliğin dışında ne yaptı? Hristiyanlar onları dışlarken, doğrarken bu millet onlara sâhip çıktı. Onları getirip İzmir, İstanbul, Edirne, Selanik başta olmak üzere ülkesinin en güzel yerlerine yerleştirdi. Peki, Çanakkale’de Yahudi Siyon Katır Birliği’nin, Haçlılar içinde ne işi vardır? Bu ittifak, İslâm düşmanlığı birlikteliğidir. Bu birliktelik ileride kurulacak olan Yahudi devleti için yatırım işidir.

Prof. Dr. Caner ARABACI konuşmasının sonunda bizim yanımızda Basralı, Şamlı, Kırcaalili, Boşnaklarında savaştığını, Mehmetçiğin din kardeşleriyle hilal kardeşliğini sağladığını belirtti. HİSDER Başkan Yardımcısı Mustafa DÜNDAR veSaymanı Galip KOÇAK tarafından Prof. Dr. Caner ARABACI‘ya hediye takdim edildi.



HİSDER | HİKMET İLİM ve SANAT DERNEĞİ

Aksinne Mahallesi Gülen Sokak No:4/B Meram /KONYA
Genel Sekreter Muzaffer TULUKÇU : 0 (506) 510 01 60
Sekreter Hasan ÖZÜCAN : 0 (536) 360 17 63