HİSDER (Hikmet İlim ve Sanat Derneği) in Meram Uluslararası Gençlik Akademisinde 02 Aralık 2019 tarihinde düzenlediği Pazartesi toplantılarında Prof. Dr. Mikail BAYRAM “Osmanlıların Menşei” konusunda dernek üyelerine bilgi verdi.

Prof. Dr. Mikail BAYRAM konuşmasının başında Osmanlıların menşei üzerine Cumhuriyet’in ilk yıllarında tarihçiler arasında “Osmanlıların aslı nedir, nereden geldiler, Osmanlılar kimdir?” şeklinde yoğun bir münakaşa çıktığını belirtti.
Osmanlı Devleti lağvedilerek Osmanlı Devleti’nin enkazı üzerinde yeni bir devlet kuruldu. Bu devletin adı konusunda Avrupalı devletler  “Türkiya” ismini vermişlerdir. Fakat sonradan “Türkiya”ismi halk tarafından “Türkiye”  olarak adlandırılmıştır. Kurulan devletin adı da “Türkiye Cumhuriyeti” olmuştur.
İstanbul’a gelerek İstanbul Darülfünunda “ Orta Asya Türk Tarihi Dersleri “ adı altında seri konferanslar veren Rus bilim adamı Barthold, Osmanlıların menşei ile ilgili iddialarda bulunmuştur. Wilhelm Barthold 1926’da İstanbul Üniversitesi’nde düzenlediği konferanslarda “Cami’ül Hikayet” isimli esere atıfta bulunarak Kayıların Moğolistan’ın güneyindeki Kay bölgesinden geldiğini belirtir. Rus tarihçi Wilhelm Barthold’un kitabında yer alan iddialara Fuat Köprülü  “Osmanlının Menşei” adlı bir makalesi ile Barthold’a cevap verir. Fuat Köprülü Moğolistan’daki Kay bölgesi ile Kayı boyunun farklı olduğunu belirtir. İranlı şair Gani’nin şiirlerinden örnekler verilerek Kayıların Horasan’dan geldiği üzerinde durur.  Fuat Köprülü 1935 yılında yayınladığı “ Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu” adlı kitabıyla Batılılara cevap verir. 
Zeki Velidi Togan’da 1930’lu yıllarda Biruni’ye atıfta bulunarak Barthold’a destek çıkar. Moğolların Türklerin arasına karıştığını, eski dönemde Moğol ve Türk diye ayrım görülmediğini belirtir. Bunlara “Turanî” kavimler adı verilir.  İranlılar Avesta’da Türklerden “Turanîler” olarak bahsederken bu kitaptaki bilgileri Zeki Velidi Togan referans olarak gösterir. Afrasiyab İran’ı ele geçirir. Afrasiyap’ın kızının adı “Kaz” dır. “Kazvin”. İsmi Kaz’dan gelir. İran’ın Kum kenti “kumluk” yer anlamındadır. Fuat Köprülü Belleten’deki makalesiyle Zeki Velidi Togan’a cevap verir. Fuat Köprülü, Barthold’u ikna ettiğini sıranın yerli biri olan Zeki Velidi Togan’a geldiğini belirterek Türk ve Moğollar arasında fark olduğunu, İranlı şairlerden kanıt gösterir. 
          Fuat Köprülü ile Zeki Velidi Togan arasındaki bu ayrılığın sebebi olarak yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni bir ideoloji kuruluşuna bağlıdır.  Yeni bir devlet kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, bir ölçüde Osmanlı enkazı üzerine kuruldu. Osmanlıların devlet anlayışları, kültürel siyasetleri bellidir. Fakat Cumhuriyet döneminde devlet nasıl bir düşünce yapısı üzerine inşa edilecek, devletin ideolojisi ne olacak,   tartışma konusu olmuştur. .Bazı tarihçiler, Köprülü ve Togancı olarak ayrılıyor. Zeki Velidi Togan Turancıdır, bütün Türk dünyasını esas alıyor. Yeni Türkiye Cumhuriyeti devletinin de Turanî zihniyet üzerine inşa edilmesi gerektiği üzerinde duruyor. Togan, Turani kavimleri bir bütün olarak görüyor. Tartışmaların şiddetlenmesi üzerine Zeki Velidi Togan Viyana’ya gitmiştir.
Tarihçi Adnan Sadık Erzin, Ankara Savaşı’ndan önce yazılan mektupları ele alarak, Timur’un Gürkan  (damat) ailesinden geldiğini ”sultan “ olarak değil “emir” olduğunu, Timur ve Bayezit’in mektuplarda birbirlerine asil olmadıklarını belirtiyorlar. Timur Osmanlıları “kayıg” olarak adlandırıyor.”Kayıkçının çocukları”  sözüyle Osmanlılar küçümseniyor. Şeyh Ehadüddin Kirmani’de Bağdat’tan Ahlât’a gelerek kızı Eymine (Emine) yi vezirin oğlu İmameddin ile evlendiriyor. Eymine Hatun bir müddet sonra kocasından boşanıyor. Celalettin Harzemşah Ahlat’a gelerek Alaeddin Keykubat ve El Melikü’l Eşref’e mektup yazarak kendisine intisap edip Moğollara karşı birlikte mücadele etmelerini istiyor.
Kirman Selçuklu Devleti 1179’da yıkılmasıyla birlikte Türkmenlerin Batı’ya doğru hicret ederek bunlar arasında bulunan Kayı boyunun da Kuzey Mezopotamya’ya göçerler. Kayı boyunun bir kısmı Azerbaycan’ın başkenti Ahlât’a yerleşir. Diğer grubu da bugün Laskiye’nin güneyindeki Türkmen Dağı denilen bölgeye yerleşirler. 1207’de Gürcülerin Ahlat’ı istila ederek yağmalaması üzerine Kayılar, Ahlat’tan göçerek Tokat üzerinden Ankara’daki Karacadağ bölgesine gelip yerleşirler. Laskiye’deki diğer boyda Karacadağ’a yerleşiyor. Osmanlı kaynaklarının ifade ettiğine göre Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad, bu Kayılara bir menşur vererek onları Söğüt bölgesine yerleştirerek bu bölgeyi onların hizmetine veriliyor.
        Anadolu’ya gelen Oğuzlar sultanın huzuruna çıkarak Dede Korkut’ta olduğu gibi “ boy boylayıp soy soyluyorlar” sultandan kendilerine bir yer vermelerini istiyor. Ankara’nın Haymana ilçesi sultan tarafından Kayılara veriliyor. Haymana ismi Ertuğrul Gazi’nin annesi “Eymine “den geliyor. Şeyh Evhadüddîn Kirmânî’nin kızı Eymine Hatun Ertuğrul Gazi’nin anasıdır.”Haymana” dediğimiz yer de Eymine Hatun’un mezarının olduğu yerdir. Eymine Hatun halkımızın ağzında “ Haymana” olmuştur. Şeyh Kirmânî’nin damadı da Nasreddin Mahmud ’dur Ertuğrul Gazi,  Şeyh Ehadüddin Kirmani’nin torunudur. Alaeddin Keykubat, Anadolu’ya gelen Oğuzları uç bölgelere yerleştiriyor. 
Prof. Dr. Mikail BAYRAM konuşmasının sonunda Osmanlı Devleti’nin Kayı boyu tarafından oluşturulduğunu, Moğol saldırıları sonucu beylerin ülkenin batı kısımlarına gittiklerini belirtti. Dernek Başkan Yardımcısı Mustafa DÜNDAR ve Mehmet YARALIOĞLU tarafından Prof. Dr. Mikail BAYRAM ‘a hediye takdim edildi..



HİSDER | HİKMET İLİM ve SANAT DERNEĞİ

Aksinne Mahallesi Gülen Sokak No:4/B Meram /KONYA
Genel Sekreter Muzaffer TULUKÇU : 0 (506) 510 01 60
Sekreter Hasan ÖZÜCAN : 0 (536) 360 17 63