HİSDER (Hikmet İlim ve Sanat Derneği) in Meram Uluslararası Gençlik Akademisinde 18 Kasım2019 tarihinde düzenlediği Pazartesi toplantılarında Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet TAŞĞIN “Romanya Müslümanları” konusunda dernek üyelerine bilgi verdi

Prof. Dr. Ahmet TAŞĞIN konuşmasının başında Bünyamin Hoca’nın belirlediği plan doğrultusunda 20 yıldır çalışmalar yaptığını, Fuat Köprülü ve Ahmet Ocak’ın görüşlerini toparlama çabası içerisinde olduklarını, bin yıldır birlikte olduğumuz insanlardan farklı gruplar oluştuğunu, bu farklılıkların dilini anlamak ve aktarmak gerektiğini yazdığı “Romanya Müslümanları” kitabı etrafında belirtti.

Diyarbakır’da görev yaptığı dönemde Suriye, Irak ve İran coğrafyasında yaşayan Yezidi, Keldani ve Süryaniler üzerinde çalıştım. Konya’ya geldikten sonra Balkan coğrafyası üzerinde çalışmaya başladım.
Osmanlının kuruluş döneminde Orhan Gazi’yle birlikte Türkler,  Rumeli’ye geçiş yaptılar Kolonizatör Türk dervişleri Balkanların, fethini kolaylaştırdılar. Konya ve Karaman’dan Balkanlar’a yönelik yoğun göçler yaşandı. Rusların bölgeye gelmesiyle Anadolu’ya yoğun göçler oldu. Bugün Balkanlar’da kalanlar kendilerini “Konyalı ve Karamanlıların torunları”  olarak görüyorlar.

Dobruca’nın bir kısmı Romanya diğer kısmıda Bulgaristan sınırları içinde kalmıştır. Balkan devletleri gibi Türkiye Cumhuriyeti de Osmanlının reddi üzerine kurulduğu için Balkanlar’da kalan Müslümanların haklarıyla ilgilenilmemiştir. Haçlı seferleriyle Katoliklerin kıyıma uğrattıkları topluluklar arasında Ortodoks Karamanlılar da bulunuyor. Osmanlı Devleti’nin askeri ve siyasi olarak alan kaybetmesinin ardından ilk sökün edilen alan Balkanlar olmuştur.  Bu tehditler karşısında ortak oluşturulan koruma alanı Türkiye Selçuklularının merkezi olan Konya ve Karaman’dır. Konya’nın en merkezi yeri Muhacir Pazarı’dır.  Konya’ya gelenler bu bölgeye yerleşmişlerdir.

Osmanlı Devleti, Anadolu’da genişleyerek Rumeli ve Balkanlar’da kurulmuş bir devlettir. Bu bakımdan Balkanlar, “Osmanlı Devleti” demektir ya da Osmanlı Devleti” Balkanlar” demektir.  Osmanlı Devleti, “Balkan Devleti”demektir. Kırım’ın elden çıkmasından sonra Ruslar, Tuna’yı aşarak Bulgaristan’a geldiler. Rusların desteğiyle bölgede devletler oluştu. 1912’de Rusya’nın kışkırttığı Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ’ın girdiği Balkan Savaşları’nın beklenmedik bir şekilde kaybedilmesiyle Türkler Anadolu’dan sonra 550 yıldır kendileri için ikinci anayurt haline gelmiş olan Rumeli’ni bırakarak, Türk sınırını Meriç’e çekmek zorunda kaldılar. Osmanlı sömürgeci bir anlayışa sahip olmadığı için askerlerin çekilmesinden sonra Müslüman halk korunmasız kaldı. Rumeli Türkleri 93 Harbi sonrasında daha beter felaketlerle karşılaştılar. Balkanlar’ın kaybı, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına neden olmuştur.

 Balkanlar’da Konyalı ve Karamanlı olma ülküsünün tarihi bir geçmişi ve kodları vardır. Türkistan’dan gelen ve Konya’ya yerleşen Horasan erenlerinden Hace Fakih ile Seydi Harun Veli hazretleri ile diğerleri Anadolu’da nasıl şehir, tekke ve zaviyeler kurdularsa Sarı Saltuk ‘ta Türkiye Selçukluları Dönemi’nde Rumeli ve Balkanlar’a gidip tekke ve zaviyeler kurmuştur. Ama ne yazık ki biz hem mana dünyamızı hem tarih şuurumuzu kaybettiğimizden Horasan menşeli olan ne Sarı Saltuk’u ne Seyit Ali Sultan’ı ne de Otman Baba’yı bilmiyoruz.

 Günümüzde Balkanlarda yaşayan topluluklar kendilerini Karamanlı ve Konyalı olduklarını söylemektedirler. Karaman ve Konya vurgusu, bize Türkistan ve Horasan irfanına sahip topluluklar ile onların referanslarını hatırlatır. Balkanlarda, Karamanlı veya Konyalı olmak Selçuklu olmakla eş değerdir. Hamdullah Suphi Bükreş elçiliği yaptığı sırada “Biz de medreseler kapatıldı. “ denilerek Romanya hükümetinden Mecidiye Medresesi’nin kapatılmasını istemiştir. Kemal Karpat o medreseden yetişmiş bir tarihçimizdir.

Yozgat’ta karşılaştığım bir yaşlı 200 bin insanın Dobruca’dan 1930-1940 arası geçtiğini, Türkiye’ye geldiğinde “Artık bu topraklara geldiniz. Başınızdaki fesi çıkartın.” Denildiğini söyledi. Bunlara “Bulgar, Yunan tohumu” denilerek aşağılandı. Harf İnkılabı, kılık-kıyafette değişimler onların hafızasını yok etti. Osmanlı hafızası zihinlerden atıldı. Bugün Bulgarlar, Yunanlılar hâlâ çocuklarına Türklerle ilgili olumsuz propaganda yapıyorlar. Türkiye’ye geldiklerinde göçmenler arasında dağınık olarak Türkiye’nin çeşitli yerlerine gönderilen akrabaları bir araya getirerek tanıştırdım. Çorum’da yaşayanların diğer bölgede yaşayan akrabalarıyla irtibatları kopmuş.

Türkiye’ye gelenlere kaymakamlıklar yardım etmiş. Gücü yetenler merkezlere taşınmış. Yerleştirildikleri yerlerde “Devlet sizi getirdi.” Denilerek 3-4 gün su bile verilmemiş. Bu göçmenler Orta Anadolu Bölgesi’nde oylar MHP’ye verilirken kıyı şeridinde oylarını CHP’ye veriyorlar. Belediyeler otobüslerle bu insanları Balkanlar’a götürmesi gerekir. Biz Eskişehir’den bir otobüs insanı 10 günlüğüne Bulgaristan’a götürdük. O toprakların unutulmaması için dönmeleri sağlanmalıdır.

Geçmişte ve günümüzde, Osmanlının çekildiği coğrafyalar ile Türkiye’de cereyan eden olaylar Roma ile Kudüs’ün Türkler tarafından fethini geciktirmek içindir. Hristiyan Batı bunu gayet iyi bildiğinden mütemadiyen bir plan ve program dâhilinde üzerimize gelmektedir. 

Prof. Dr. Ahmet TAŞĞIN konuşmasının sonunda Kurtuluş ve beklentinin Konya’nın kendi varoluş kodlarına geri dönerek ölü toprağından kurtulmamız gerektiğini belirtti. Sohbetin ardından Abdurrahman ÖZDİL ve Tevfik GAZEL tarafından Prof. Dr. Ahmet TAŞĞIN’ hediye takdim edildi.



HİSDER | HİKMET İLİM ve SANAT DERNEĞİ

Aksinne Mahallesi Gülen Sokak No:4/B Meram /KONYA
Genel Sekreter Muzaffer TULUKÇU : 0 (506) 510 01 60
Sekreter Hasan ÖZÜCAN : 0 (536) 360 17 63