Prof.MİKAİL BAYRAM’IN KONULU DERSİ MERAM’DA MEHMET ŞENDAL’IN EVİNDE HİS-DER ÜYELERİNE VERİLMİŞTİR 03/07/2013 His-Der’in 2013 sezonunun son ders programı, Pazartesi ve Çarşamba gruplarının katılımıyla Meram’da Mehmet Şendal’ın bağ evinde, saat 20.00-22.00 arasında gerçekleşmiştir.

                   Prof.Mikail Bayram Hoca sohbetin konusu olarak tefekkür(düşünce) hakkında ders yapmıştır.Sohbeti özetle aktarıyorum:
                    Tefekkür Arapça bir kelime olup;fikirde yoğunlaşmak,derinleşmek demektir.Düşünce insan zihninin fiilidir.İnsan aklı yaradılış gereği her an faaliyettedir.Düşünme uykuda bile sürer,hatırlayabildiklerimize rüya deriz.İnsanın fiillerini düşünceleri belirler.İnsanlar arasındaki ihtilaflar düşünce farklarından doğar.Firavun da tarihte insanların düşünce ihtilaflarından yararlanarak zulmünü sürdürmüştü.Firavun bunu yaparken eğitim-öğretimi kullanmıştı.Leibniz boşuna şöyle dememiştir:’’Dünyanın maarifini bana verin 100 senede dünyanın çehresini değiştiririm!’’Aristo:’İnsan düşünen canlıdır.’’diye tanım yapmış ve mantıkın kurallarını belirlemiştir.Logos(Yunancada söz demektir)’u ortaya koymuştur.Arapçada mantık(Nutuk’tan gelir) konuşmak,sesli düşünmektir.Sosyologlar:’’İnsan sosyal bir canlıdır,cemaat halinde yaşar.’’demişlerdir.Anadolulu filozof Necmüddin Daye,’’Mirsadü’l İbad’’ kitabında:’’İnsanın alet kullanan ve sanat üreten canlı’’ olduğunu söyler.Ona göre insan sanat yaparak kendisini ebedileştirmek ister.’’Sanat insan ruhunun resmedilmiş halidir!’’ der.Anadolu’da Ahiliğin ilk habercisi Necmüddin Daye’dir.
                     İnsanın düşünmesine konu olan varlık maddi de olabilir,manevi de.Yokluk ‘’şey’’ değildir,düşünülemeyendir.Zaman yaratılmış bir şey değil,insan onu yaratıyor.Zaman hareketin çocuğudur.Asır,saat,gün gibi zaman ifade eden kavramlar hep izafidir.Dili de insan üretiyor,yapıyor.Belki ilk insan hiç konuşmuyordu,işaretle anlatıyordu.Eflatun(Plato)’a göre:’’İnsan ide’ler aleminde bir süre yaşamış,bu dünyada gördüğü her şeyin daha mükemmelini orada gördüğü için şimdi dünyada hatırlıyor.’’Sokrat da ‘’Öğrenme yok hatırlama var!’’demiştir.
                      Manevi varlıkları da kelimelerle ifade ediyor ve düşünüyoruz.Sevgi,ruh,akıl,gibi…Dillerin zenginliği de kelime zenginliğiyle ölçülür.Bir dildeki kelimeleri kaldırırsanız,ifade ettiği manayı da kovmuş olursunuz.Mesela edep kelimesini çıkarır atarsanız,edep de kalmaz.
                      Eskiye gittikçe dilde kelime sayısı azalıyor.İlk insanlar 500 kelime ile konuşuyorlardı (bugün bile bazı yerlerde hala böyledir).Bugün ise 40000 kelime ile konuşuluyor.Düşünce vüs’ati(genişliği),kullanılan kelime sayısına bağlıdır.Alem-i şuhud ve alem-i gayb olarak iki alem var.Düşüncemiz genişlediği zaman görünmeyen aleme doğru gidiyoruz.Mesela bundan 70-80 sene önce bilgisayar  ve onunla ilgili hiçbir kelime dünyada yoktu.
                       Düşüncenin vasıtalarından biri de cihet(yön)’tir.Mantıkın bir dalı ‘’İlmü’l Cihe’’ dir.Nefsü’l-emirde,tabiatta cihet denilen bir şey yoktu.İnsan eşyanın durumunu belirlemek için ciheti icat etti,varlığı cihetlendirdi.sağ-sol,yukarı-aşağı gibi.Bunları insan zihni icat ediyor.Bunlara fenomen deniyor.İnsan ego’su icat yapar.
                        Matematik denen şey de yoktur,insan zihni icat etti.Tabiatta çok, az diye bir şey yoktur.Form(Şekil) da tabiatta mevcut olan bir şey değildir.Şekil eşyanın kendisinde olan bir şey midir? İnsan zihni mi belirliyor? İnsan zihni belirliyor.Eski mantıkçılar ‘’suret’’ derdi,batılılar ‘’form’’ diyorlar.İnsan zihni eşyayı bir kalıp içinde tespit eder.İnsanın varlığı görüp bir suret vermesi yine egosundan gelen bir şeydir.Allah bizi böyle yarattı.
                          Taceddin Mahmud Uşnuhi adlı Müslüman bir filozof var.Onun ‘’Zaman ve mekan hakkında insan aklının ulaşabileceği şeyler’’ adlı da bir eseri vardır.İlk defa zaman-mekan konularını ele alan adamdır.O, zaman ve mekanı izafi görür,’’İnsanlar ne şekilde kültürlenirlerse o şekilde düşünürler’’ der.Farklı dillerde olan insanların farklı düşünceleri de bundan kaynaklanır.Kelimeler insan zihni üzerinde düşünce kalıpları meydana getirir.İnsan da bu kalıplarla düşünmek zorundadır.Tarihte taraflılık-tarafsızlık diye bir şey de yoktur,hangi düşünce kalıplarına sahipsek o şekilde görürüz.Türk başka, İngiliz başka düşünür,bunu yadırgamak da doğru değildir.’’Sizi kabile kabile yarattık ki, tanışıp ünsiyet kurasınız diye…’’ayetinde kastedilen de budur.
                        Soru: Bir insanın müslümanca düşünmesi ne demektir?
                       Cevap:Kur’an-ı Kerim’in kelimeleriyle,ıstılahlarıyla düşünmektir.
‘’Araplar dediler ki ‘iman ettik!’-Hayır! Onlara deki:’siz iman ettik demeyin fakat İslam olduk deyin.’’’Mümin olmak ile Müslim olmak arasında fark vardır.Ayetin devamı da bunu açıklar.
Mümin olmak;Kur’an ile düşünmek ve onunla düşüncesini yapılandırmaktır.O zaman amellerine de yansır.
Müslim olmak;teslim olmak demektir.Ancak henüz bu kişi Kur’an kelimeleriyle düşünmeyi başaramamış durumdadır.Sürekli olarak Kur’an’la muhatap olan insanlarda Kur’ani bir düşünce kalıbı meydana gelir.Sürekli Karl Marx’ı, ‘’Das Kapitali’’okursa bir insan, Karl Marx’ın dilediği gibi düşünmeye başlar.
                        Hz.Peygamber(Sav)’in ilk sloganı şuydu:’’La İlahe İllallah deyin!’’ Bunu deyince Paganist Araplarla karşı karşıya geldi.Cenab-ı Allah(cc),Kur’an’la kendisine inananlara bir düşünce biçimi olarak tevhidi kazandırıyordu.
                        Mevlana Mesnevi’nin ikinci cildine başlarken şöyle diyor:’’Şu Mesnevi bir müddet gecikmeye uğradı,yeniden Mesnevi’nin başlamasına,’ kandan sütün oluşabilmesi kadar’ bir zamana ihtiyaç vardı.(Muhammed İkbal’de ‘kanın dalgalarından ilavesi var).Dolayısıyla anlattığım şeylerin insanda kalıplaşması için bir zamana ihtiyaç var.Vesselam…
                                                                                                            Özetleyen:Abdurrahman Karaağaç



HİSDER | HİKMET İLİM ve SANAT DERNEĞİ

Aksinne Mahallesi Gülen Sokak No:4/B Meram /KONYA
Genel Sekreter Muzaffer TULUKÇU : 0 (506) 510 01 60
Sekreter Hasan ÖZÜCAN : 0 (536) 360 17 63